Suda Saklı Olan Hazine
Bilim ve Teknoloji - 05 Nisan, 2021 - Okuma Süresi: 5 Dk.
05 Nisan, 2021
Kredi: 9changes.com
Bugün bize hayat veren su istese bizi yok edebilir mi? Gelin bu sorunun cevabını ve bu eşsiz gizemi birlikte keşfedelim.
Var oluşumuzun temel yapı taşı olan suyu hayatımızın her alanında kullanıyoruz. Su sayesinde yemeklerimizi pişiriyor, gıdalarımızı yıkıyor, yazın sıcak havalarında içerek ferahlıyor, yorgun hissettiğimiz zamanlarda duş alarak rahatlığa kavuşuyoruz. Saymakla bitmeyecek bu listede bunları yaparken hiç düşündünüz mü bu kadar saf bir maddenin nasıl vazgeçilemez olduğunu?
1956 yılında Güney Doğu Asya‘da kitle imha silahlarının geliştirildiği ve üretildiği gizli bir askeri laboratuvarda bilim adamları çok güçlü bir silah üzerinde çalışıyorlardı. Bu silah diğer silahlardan farklı olarak bakteriyolojik bir silahtı, silah üzerine yapılan toplantıların birinde silahın oluşturabileceği etkiler ve özellikler hakkında konuşulurken toplantı aniden bölündü, odadaki herkes hastaneye kaldırıldı ve tüm müdahalelere rağmen öldü. Hastaneden yapılan bilgilendirme şiddetli yemek zehirlenmesiydi fakat toplantıda bulunanlar masanın üstündeki su hariç başka bir şey tüketmemişlerdi. Suda yapılan incelemeler sonucunda suda herhangi bir anormalliğe rastlanılmamasına rağmen raporlara sudan zehirlenme olarak geçildi. Yıllar sonra yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda suyun bilinenden öte bir madde olduğu olgusuna ulaşıldı. Yapılan araştırmalar ışığında suyun kendi içinde duygulardan ve düşüncelerden etkilendiği ve değişime uğradığı keşfedildi. Adeta bir bilgisayar gibi dış etmenlerden gelen bilgiyi ve enerjiyi hafızasına aldığı kısacası suyun etrafında olan her şeyin suda iz bıraktığı ve suyun etrafındaki olan şeyleri hatırladığı sonucuna ulaşıldı. Belki de o toplantıda her konuşulduysa her ne olduysa içmiş oldukları su tarafından biliniyor olabilir? 1995 yılında Japon Bilim Adamı Masaru Emoto, birbirinden farklı müzikleri suya dinleterek sudaki değişimi mikroskop altında inceledi. Ortaya çıkan sonuçlar ise oldukça şaşırtıcıydı. Bu konuda çalışma yapan başka bir bilim insanı Konstantin Korotkow ise yaptığı bir deneyde ;bir grup insana önüne konan bir kap suya sevgi ve şefkat gibi olumlu duyguları yansıtmasını, başka gruba ise önlerine konulan suya nefret, sinir, korku gibi olumsuz duyguları yansıtmasını istemiştir. Sulardan alınan örneklerin incelemesi sonucunda korku gibi olumsuz duyguların söylendiği suyun, enerjisinin azaldığı ve köklü değişiklerin olduğu; sevgi ve şükran gibi olumlu duyguların söylendiği suyun, enerjisinin arttığı ve istikrar kazandırdığı görüldü.
Hemen her dinde suyun büyük bir önemi vardır. Tibetli rahipler hastalıkları iyileştirmek ve daha uzun yaşamın sırrının içimizdeki kötü sudan arınmaktan geçtiğini öne sürüyor, Müslümanlar ibadetlerini gerçekleştirmeden önce suyla abdest alıyor ve Hristiyanlar suyun içinde vaftiz ediliyorlar. Peki yaşanılan olumsuzluklardan dolayı suda biz canlılar gibi etkilenip hasta olabilir mi? Vücudumuza şifa olsun diye tükettiğimiz su bize gelinceye kadar karşılaştığı birçok sebepten ötürü biz ne kadar sağlıklı olduğunu düşünsek de aslında vücudumuza katkıda bulunmadan içimizde yer edinir, çünkü su çoğu özelliğini yolculuğunda kaybetmiştir. Venezuela'da çok uzakta bulunan, ulaşılması güç bir yerde kocaman bir şelale vardır. Şelaleye varmak oldukça zor ve uzun şartlarda olduğu için orada bulunan su adeta el değmemiş bir sudur. Buradan alınan su örneklerinin üzerinde deneyler yapılmış ve içme suyuyla karşılaştırılmıştır. Sonuç bize Venezuela 'dan alınan suyun içme suyundan 40 bin kat daha fazla aktif olduğunu göstermiştir. Aslında bizim tüketmemiz gereken su budur. Belki de bu yüzden yerliler ne kadar teknolojiden uzak yaşamış olsalar da her şeye rağmen çok mutlu ve daha uzun yaşıyorlar.
Peki, biz bu olağanüstü armağana hakkettiği değeri veriyor muyuz? Geçtiğimiz son yıllarda buzulların erimesi 3 katına çıktı ve doğal afetler arttı. Endüstriyel atıklardan kaynaklı suların kirlenmesiyle hem insanlarda hem de orada yaşayan canlılarda çeşitli hastalıklar görüldü. Sayılamayacak kadar olan fakat yüzleşmekten korktuğumuz gerçekler geleceğin habercisi belki .Bu eşsiz güç, yarattığımız dünyadan kaynaklı bizi yok edebilir mi ya da o bizi yok etmekten yapılan yanlışlar yeniden tekrarlanmamalı bize verilen bu gücü yerinde ve doğru mu kullanmalıyız?
E-bültenimize abone ol!
Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.