Su Altından Gelen Şifa: Keşfedilmemiş Güçler

Bilim ve Teknoloji - 29 Mart, 2021 - Okuma Süresi: 2 Dk.

29 Mart, 2021

Su Altından Gelen Şifa: Keşfedilmemiş Güçler
Kredi: Francesco Ungaro adlı kişinin Pexels'daki fotoğrafı

Sağlıklı olmanın önemini içinde bulunduğumuz pandemi koşullarında bir kez daha anlamış olduk. Gündemimiz Covid-19 olsa da her gün farklı farklı hastalıklarla karşılaşabiliyoruz ve maalesef ki bir kısmının tedavisi bulunamamışken bir kısmı için geliştirilen tedaviler yetersiz kalabiliyor. Bu durum bilim insanlarını yeni kaynaklar aramaya yönlendirmiş ve dikkatlerini okyanuslara yoğunlaştırmışlar. Hadi birlikte sürprizlerle dolu bu keşfe bir göz atalım.

Dünyamız bünyesinde yüz binlerce habitatı bir arada barındırıyor ve her birinin kendine özgü yaşam formları ve geliştirdikleri kimyasal savunma sistemleri bulunmakta. Tüm bunları düşününce ulaşabileceğimiz pek çok kaynak olduğunu görebiliyoruz. Okyanuslar da bunlardan sadece bir tanesi.

Su Altından Gelen Şifa: Keşfedilmemiş Güçler

Araştırmacıların okyanuslara ilgisi 1950 yıllarına dayanmakta ve yıllar süren çalışmalarla birlikte olumlu sonuçlar almışlar. Örneğin sitarabin adlı kimyasal, Florida Keys adalarındaki bir süngerden elde edilmiştir ve akut miyeloid lösemi ve akut lenfositik lösemi tedavisinde kullanılan bir kemoterapi ilacıdır. Başka bir örnekle trabektedin,  yumurtalık kanserinin tedavisine yönelik kullanılan antitümör kemoterapi ajanı, Karayipler’deki deniz fıskiyelerinde keşfedilmiştir.    

Su Altından Gelen Şifa: Keşfedilmemiş Güçler

Şimdi ise araştırmaları hala devam eden iki farklı su altı canlısına göz gezdirelim. Bunlardan ilki Meksika Körfezi ve Kuzey Amerika’nın Atlantik Kıyılarınca görülen At Nalı Yengeci. Yaşayan fosil olarak da bilinen bu canlıların kanı amebosit hücreleri içermekte ve bu hücreler organizmayı mikroplara karşı korumaktadır. Tıbbi açıdan bu hayvanın kanı, örneğin aşılarda, bakteriyel endotoksin (mikropların içinde bulunan, potansiyel toksik bileşikler) tespiti için kullanılmakla birlikte LAL (limulus amebosit lisat) adlı kimyalasın ulaşabildiğimiz tek kaynağı olma özelliğini taşımaktadır.

İkincisi Avustralya civarında yaşayan Koni Salyangozu. Bu yumuşakça, conotoxin denilen bir zehri iğnesinde bulunduruyor ve eğer ki bir kere bile size dokunursa çok kısa bir sürede ölürsünüz. Bu nedenle Koni Salyangozu’na “sigara salyangozu” da denmektedir. Çünkü zehri vücudunuza girerse sadece sigara içmelik vaktiniz kalır. Konumuza geri dönecek olursak bu zehir, morfinden bile daha güçlü bir ağrı kesici özelliğe sahip ve halihazırda bir preparatı bulunmaktadır. Ayrıca bilim insanları koni salyangozlarının avlarını felç etmek için kullandıkları insan insülininden farklı olan insülinin yapısını çözmeyi başardılar. Bunun gelecekte diyabet tedavisi için kullanılabileceği hakkındaki çalışmalar sürdürülmektedir.

Sizlerle birlikte su altı zenginliklerine farklı bir açıdan bakmış olduk. Böylesine gizemli güzellikler ileride bizlere yeni umut kaynakları olabilir. Bunu bilim insanlarının çalışmaları ışığında bir gün göreceğimize inanıyorum.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.