Dunaliella Salina’nın Katkılarıyla Doğa Harikası Hillier Gölü

Bilim ve Teknoloji - 19 Nisan, 2021 - Okuma Süresi: 3 Dk.

19 Nisan, 2021

Dunaliella Salina’nın Katkılarıyla Doğa Harikası Hillier Gölü

Dünyamız sahip olduğu güzelliklerle bizi her geçen gün etkilemektedir. Doğada görmeye alışık olmadığımız Hillier Gölü’nün rengi bir göz yanılsama değil, gerçekten tüm benliğiyle pespembe. Peki bu pembelik nereden geliyor? Hadi hep birlikte inceleyelim.

Batı Avustralya’nın Recherche Takımadaları’nda bulunan Middle Island adasındaki bu göl gerçekte bir tuz gölü. İngiliz Kraliyet Donanması kaşifi olan Matthew Flinders tarafından keşfedilen gölün tuz konsantrasyonu hemen yanındaki okyanustan on kat daha fazla olması nedeniyle onlarca yıl bu gölden tuz çıkarılmış. Neyse ki günümüzde değeri anlaşılan bu doğa güzelliği koruma altında ve turistlerce cazibe noktası haline gelmiş durumda.

Görenlerin aklında soru işareti bırakan bu pembe renk için bilim insanları, başta gölün dibinden kaynaklandığına inanmış sonrasında suyu gölden ayırdıklarında bu parlak pembeliği koruduğunu gözlemlemişler. Hillier Gölü’nün renginin kaynağı tam olarak bilinmese de bunun tuz sevici Dunaliella Salina’dan kaynaklandığı düşünülüyor.

Dunaliella Salina adlı mikroorganizma aslında halofil (tuz seven) yeşil renkli bir mikro yosundur. Bilim insanlarına göre bu rengin kaynağı, yüksek miktarlarda beta-karoten denilen karotenoid pigmentleri üretebilmelerinden geliyor. Kısacası bu yeşil alglerin ürettikleri pembe karetenoidler sayesinde hem kendileri hem de göl pespembe oluyor. Gölün içindeki tuz kabuklarında bulunan ve halofil Halobacterium Salinarum’un da bu pempe rengin oluşmasında katkıda bulunduğu düşünülüyor. Peki bu canlılar böylesine ekstem koşullarla nasıl başa çıkıyor? Biraz da Dunaliella Salina’nın tuzdaki yaşamının nasıl mümkün olduğuna bakalım.

https://commons.wikimedia.org/wiki/File:CSIRO_ScienceImage_7595_Dunaliella.jpg ve CSIRO, CC BY 3.0 <https://creativecommons.org/licenses/by/3.0>, via Wikimedia Commons

1. İnce zar varlığı

Sert bir hücre duvarı değil de ince bir zarla çevrili olması sayesinde mikroalgler, içindeki su hacmini osmoz yoluyla çok hızlı bir şekilde değiştirebiliyor.

2. Kloroplast organeli

Beta-karotenin asıl üretildiği yer hücre içinde burası ve bu organelin görevi algin büyümesi için güneş ışığını emmek fakat tuz göllerinde yaygın olan UV ışığı altında karoten üretiyorlar. Bu da az önce bahsettiğimiz gibi D.Salina’nın ve gölün pembe renge bürünmesini sağlayan yapı.

3. Sodyum pompası

Algin, gölden içine giren sodyum klorür (tuz) miktarını kontrol etmek için kullandığı bir mekanizmadır. Yüksek tuz konsantrasyonlarından hücreyi korumak maksadıyla bu pompalar, fazla gelen sodyum iyonlarını uzaklaştıran proteinlerdir.

4. pH gradyanı

Bu algin pompaları, göl ile hücre arasıdaki asitlik derecesini eşitlemeye çalışan yapılardır. Bu sayede derişim gradyanına rağmen fazla gelen sodyum hücre dışına atılabilmektedir.

5. DNA koruması

Üretilen karoten, ayrıca DNA’yı ışıktan koruyan yapı. Bunu ise gelen ışığı emerek yapıyor ve böylece hücre ışıktan doğrudan etkilenmemiş oluyor.

6. Gliserol üretimi

Hücre dışındaki tuz miktarı daha fazla olduğu için hücre su kaybetmeye başlıyor. Bu esnada üretilen ve tuz gibi su çekme özelliğine sahip olan gliserolle kaybettiği suyu geri çekiyor. Böylece iç tuz derişimini stabil halde tutabiliyor.

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.