Doğuştan mı Saldırganız Yoksa Sizden mi Öğreniyoruz?

Bilim ve Teknoloji - 15 Şubat, 2021 - Okuma Süresi: 4 Dk.

15 Şubat, 2021

Doğuştan mı Saldırganız Yoksa Sizden mi Öğreniyoruz?

Saldırgan tutum içinde yetişsek tepkilerimiz nasıl olurdu? Albert Bandura ve ekibi saldırgan tutumların çocukların üzerindeki tepkilerini gözlemlemek için Bobo Doll adında bir deney gerçekleştirmiştir. Deney sonuçlarına göre gelecek nesiller için aslında hepimizin sorumluluğu olduğu, saldırganlığın öğrenilmesinde hepimizin olumlu veya olumsuz etkisinin olacağı vurgulanıyor. Gelin bu konuyu inceleyelim.

Doğuştan mı Saldırganız Yoksa Sizden mi Öğreniyoruz?

"Hep o oyunlardan öğreniyor bunları." diye serzenişte bulunan ebeveynlere hepimiz alışkınızdır. Gerçekten de çocuklar oynadıkları oyunlara kendilerini kaptırırken dizi/film karakterlerini rol model alabilirler. Bir yandan ‘bilinçaltı her şeyi bilir’ iddiası ortaya atılırken öte yandan bilinçaltının yeterli olmadığı ve bazı davranışların sosyal öğrenme kuramıyla öğrenildiği vurgulanmaktadır. ‘Acaba doğuştan mı saldırgan doğarız yoksa hayatın içinde mi saldırganlığı öğreniriz’ sorusunu araştırmak amacıyla Albert Bandura ve ekibi Bobo Doll isimli deneyler düzenlemişlerdir. Sosyal öğrenme kuramının savunucularından Bandura, yaptığı deneylerin sonuçlarıyla bizleri hayrete düşürmekte.

Bandura's Bobo Doll Experiment

3-6 yaş arası çocukların olduğu 72 kişilik bir grup oluşturulmuştur. Bu çocuklar 3 gruba bölünerek şiddete maruz bırakılan, şiddet gösterilmeyen ve nötr ortam olarak farklı şekilde yönlendirilmişlerdir. İlk gruptaki çocuklar oyuncak dolu bir odaya alınarak başlarındaki yetişkinin; Bobo Doll isimli hacıyatmaza saldırgan tutumlar sergilemesine, fiziksel ve sözel olarak olumsuz tepkiler göstermesine maruz bırakılmışlardır. Diğer gruptaki çocuklar ise başlarındaki yetişkinin oyuncaklara karşı saldırganlık yerine oldukça hassas ve naif tepkiler sergilediğini gözlemlemişlerdir. İlk etapta saldırgan yetişkin tutumuna maruz bırakılan çocukların daha sonra kendi başlarına oyuncak odasına girdiklerinde hacıyatmaza ne çeşit tepkiler gösterecekleri gözlemlenmiştir. İki farklı yetişkin modeline göre çocukların verdikleri tepkiler de rol modelleri ile benzerlik göstermektedir. Saldırgan tavır gören çocuklar daha sonrasında gördüklerinin de üstüne koyarak hacıyatmaza karşı oldukça agresif tavırlar sergilemişler, kendi yaratıcılıkları ile görmedikleri şiddet eğilimlerini uygulamışlardır. Bununla beraber hassas ve sevgi gösterileri sergileyen yetişkinin bulunduğu ortama maruz bırakılan çocuklarda ise rol model aldıkları gibi saldırgan tutum karşıtlığı gözlemlenmiştir. Bu deney sonucunda sosyal öğrenmenin gerçekleşebilmesi için yeterli düzeyde dikkat, davranışın kaydedilmesi için bellek, davranışı yapabilme hazırbulunuşluğu için güdülenme ve son olarak davranışın taklidi evrelerinden geçilmesi gerektiği kanısına varılmıştır. 

İnsanlar doğdukları andan itibaren çevresel faktörlere bağlı olarak pek çok uyarıcıya maruz kalırlar. Yemekten sonra "ellerine sağlık" demeyi, sabah karşılaştığımız insanları "günaydın" diye selamlamayı kendi kendimize mi bulmuş olabiliriz? Benzer durumlarda benzer kalıp cümleleri kullanmayı, saldırganlık, öfke gibi duygularımızı çevremizi gözlemleyerek öğrenebiliriz. Yani yazının başında yazmış olduğum ve birçoğumuzun aşina olduğu "hep oyunlardan öğreniyor bunları" gibi cümleler gerçekten de haklılık payı içermektedir. Ancak ebeveynlerin kolay yolu seçerek kötü özelliklerin sadece oyunlardan, dizilerden öğrenildiğini iddia etmeleri aynayı kendilerine tutmalarını engellemektedir. Cinsiyetlerimizle beraber cinsiyet rollerinin de yüklenmesiyle çocuğunuz bir kadın olmayı da, anne olmayı da sizden öğrenecektir. Veya kızgın bir baba figürüne maruz kalınan ortamda yetişen çocuğun, ileriki yaşantısında şiddet eğilimli bir baba olması küçük yaşta rol model aldığı kişiden kaynaklanmaktadır. Örneğin hayvan sahiplenilmiş bir evde yetişen çocukların tutumları ile hayvanların zarar verici varlıklar olduğu fikrinin aşılandığı çocukların tutumları nasıl ki rol model aldıkları kişilere göre öğreniliyorsa saldırganlık da aynı şekildedir. Ebeveyn tutumları, okul ortamı, akran grupları, sosyal çevre sosyal öğrenme kuramı için oldukça önemli etmenlerdendir.

Özetleyecek olursak bir oyuncağa saldırgan davranan bir çocuk gördüğümüz takdirde direkt olarak çocuğu suçlamaktan ziyade onların rol modellerini esas almak problem çözme noktasında daha fazla yol katettirecektir. Saldırgan davranışları, şiddeti, nefret söylemlerini toplulumuzda azaltmadğımız sürece bizleri örnek alarak yetişen yeni bir nesil arkamızdan gelecektir. Korkarım ki bu noktada şiddet nesilden nesile aktarılacaktır…

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.