Arıların Yok Olması Gerçekten Dünya'nın Sonunu Getirir mi?

Arı popülasyonu ciddi anlamda zor durumda, peki arıların soyu gerçekten tükenirse ne olur? Arıların olmadığı bir dünya nasıl olurdu? Bu insan nüfusu, diğer hayvanlar ve bitkiler için ne gibi sorunlara yol açardı? Eğer bu soruların cevaplarını merak ediyorsanız buyurun yazıma!

Bunun sadece bal olmadan yaşamayı öğrenmek olduğunu düşünebilirsiniz ancak arılar tozlayıcı olarak tarımda inanılmaz derecede önemli bir rol oynamaktadır. Tozlaşma, böceklerin polenleri bir bitkiden diğerine taşıması ve bitkileri meyve, sebze, tohum vb. üretebilmeleri için gübrelemeleridir. Tüm arıların soyu tükenirse Dünya'nın ekosisteminin hassas dengesi bozulur ve küresel gıda kaynakları etkilenir.

Avrupa'da 800'den fazla yabani arı türü vardır ve bunlardan yedi tanesi Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından kritik tehlike altında olarak sınıflandırılmıştır. 46'sı daha tehlikede, 24'ü savunmasız ve 101'i tehdit altındadır. Tüm arı türlerinin yakın zamanda yok olması pek olası olmasa da tehdit altındaki bu türlerin kaybedilmesi, dünya çapında tozlaşma üzerinde büyük bir etkiye sahip olacak ve yiyeceğimiz için güvendiğimiz bitki türlerini ortadan kaldıracaktır.

Ancak sorun arıların çok ötesine geçiyor. Aslında bal arıları, mahsulün tozlaşmasının sadece üçte birinden ve yabani bitki tozlaşmasının çok küçük bir kısmından sorumludur. Kelebekler, bombus arıları ve küçük sinekler de dahil olmak üzere işin geri kalanını yapan çok çeşitli başka böcekler var ve görünüşe göre bu böceklerin de başı belada. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, dünyadaki böcek türlerinin %40'ının azalmakta olduğunu gösteriyor. Böcekler, omurgalılardan sekiz kat daha fazla yok olma oranlarıyla karşı karşıya. Almanya'da bilim insanları, korunan alanlardaki toplam böcek kütlesinde %75'e varan kayıplar kaydettiler. Bu eğilimler, bilim insanlarını tüm böcek türlerinin yaklaşık üçte birinin – yani yaklaşık 2 milyon –yok olma tehdidi altında olabileceğine inandırıyor. Ve bu rakama her yıl 100.000'den fazla tür eklenerek büyüyor. Ancak, IUCN tarafından fiilen değerlendirilen yalnızca 8.000 kayıtla, tehdit altındaki böcek türlerine ilişkin veriler eksiktir. İşte bilim adamlarının böcek çeşitliliği ve bolluğundaki düşüşlerin başlıca nedenleri olduğuna inandıkları şeylerin özeti aşağıda:

1. İstilacı Türler:

Dünyanın dört bir yanındaki bal arısı kolonilerinin çöküşünden istilacı avcılar, parazitler ve “patojenler” olarak adlandırılan hastalığa neden olan bakteriler sorumlu tutulmuştur.

2. Tarım İlacı:

Özellikle pestisitlere maruz kalmaktan kaynaklanan kirlilik tozlayıcı azalmasının önemli bir nedenidir. Yaygın olarak kullanılan üç tür kimyasal pestisit vardır: böcek zararlılarını hedef alan böcek öldürücüler, mahsullerin mantar patojenlerini hedef alan mantar öldürücüler ve yabani otları hedef alan herbisitler. Böcek öldürücüler, tozlayıcıları öldürebilecek kimyasallar içerir, dolayısıyla bunlar açıkça bir tehdittir.

3. İklim Değişikliği:

Küresel ısınmanın yaban arılarının azalmasında önemli bir etken olduğuna inanılıyor. Bazı yabani arılar sadece dar bir sıcaklık aralığında hayatta kalabilirler. Habitatları ısındıkça yaşayabilecekleri yerler küçülür. Örneğin, bazıları yaşamak zorunda oldukları alanı azaltarak daha serin olan daha yüksek irtifalarda yaşamaya zorlanabilir .

4. Habitat Tahribi:

Arazinin ekilme şekli, biyolojik çeşitlilik ve tozlaşmadaki düşüşlerle ilişkilendirilmiştir. Çiftçilik, arıların yuva yapmak için kullandıkları türdeki alanları yok eder ve arıların yiyecek bulmak için kullandığı besin çeşitliliğini ortadan kaldırır. Hatta çiftçilik; yabani kuşlar, memeliler ve amfibiler gibi diğer hayvanlar üzerinde daha geniş etkilere sahiptir.