Lezzetlerin Geçmişine Yolculuk - Case101

Alışveriş - 10 Mayıs, 2021 - Okuma Süresi: 4 Dk.

10 Mayıs, 2021

Lezzetlerin Geçmişine Yolculuk - Case101

Milletlerin, dillerin, eşyaların bile bir tarihi varken yerken zevk aldığımız lezzetlerin tarihçesini hiç merak ettik mi? Türk mutfağı bu kadar genişken bunca lezzet nasıl ortaya çıktı? Merak ettiğinizi zannetmiyorum ama bu dakikadan itibaren dikkatinizi çekecek. Lezzetlerin mazisini beraber inceleyelim.

1- Güllaç

Ramazan ayındayken asıl ismi ''Güllü Aş'' olan bu lezzetten bahsetmemek olmazdı. Hemen hemen her markette paketlenmiş haliyle gördüğümüz güllaçlar Ramazan'da mutlaka soframıza konuk oluyor. Sosyal medyada ''süt ve peçete'' şeklinde geyiği dönse de aslında bu tatlının yapraklarının mısır nişastasıyla yapıldığının hepimiz farkındayızdır. Kabul ediyorum, artık öğrendik. Ek olarak ''saray asilzadesi'' şeklinde nitelendirildiğini de unutmamak lazım.

Güllaç, gül suyuyla, cevizle ve sütle ıslanan oldukça hafif bir tatlıdır. Ramazan'dan sonra kaybolan bu tatlının tarihi 600 sene öncesine dayanıyor. İnsanlar mısır nişastasını saklamayı amaçlamışlar. Nişasta çabuk böceklenen bir şey olduğu için akıllarına un ve su ile yoğurup yufkalaştırmak gelmiş. Bu sayede nişasta bozulmadan kullanmışlar. Onlar kuruyan yufkaları ufalayıp toz nişasta olarak kullanırlarken akıllarına bir şeyle ıslatmak gelmiş. Süt ve şekeri şerbetleştirip içine de gül suyu damlatınca yumuşayana kadar ıslatmışlar. İlk zamanlar ceviz kullanılır mıydı bilmiyorum ama ihtişamı seven Osmanlı'nın hemen kullandığını düşünüyorum. Cevize ek olarak nar ve çilekte tercih ediliyor.

Tasarruf ürünü olan mısır nişastası böyle enfes bir lezzete dönüşmüş anlayacağınız. Halk arasında güllaç adına evrilen tatlı, 1400'lü yıllarda Kastamonulu Ali Usta sayesinde saray mutfağına girmiş. Kastamonu gezisi esnasında elinde kalan son yufkayı ıslatıp sunan Ali Usta, kendisini sarayda tatlıcıbaşı olarak bulmuş. Sütün içinde yüzmemesi ve sert olmaması dışında başka bir kriteri olmayan bu tatlı çoğumuz favorisi arasındadır. 

Tarif için tıklayınız.

Lezzetlerin Geçmişine Yolculuk - Case101

2- Höşmerim 

Balıkesir diyince akla gelen ilk lezzetlerden biridir Höşmerim. Savaşlar, ayrılık acılarını en çok hissettiren varlıklardır. Bu yemeğin de hikayesi savaş ve acıya ek olan mutluluk kokuyor. Rivayete göre eşini cepheye yollayan gelin, dualarla hayırla gelmesi için eşinin yolunu gözlermiş. Savaşın bittiği haberi çoktan köye yayılmış fakat bizim gelinin eşi dönmemiş. Haliyle eşinin şehit olduğunu düşünür ama aslında eşi savaşta yaralandığı için köyüne dönememiş. Gelin geçimini ineğinin sütüyle peynir mayalayarak devam ettirmiş. Yine bir gün aynı işlemi yaparken kapısı çalmış ve gelin, yıllardır görmediği eşini görmüş. 

Telaşla ona yemek hazırlamak için mutfağa girmiş. Ne yapsam diye düşünürken mayaladığı peynirin içine yumurta, şeker ve irmik koyup pişirir. Farkında olmadan temelini attığı bu yemeği eşine sunarken ''Hoş mu erim? Hoş mu erim?'' diye hevesle sorar. Zamanla ''Höşmerim'' adını alan bu tatlının geçmişi de böyledir.

Tarif için tıklayınız. 

Lezzetlerin Geçmişine Yolculuk - Case101

3- Mantı

''Kayseri mi yoksa Sinop mantısı mı?'' soruları yeterince kafa karışıklığı yaparken mantının ilk doğduğu yer bu iki ilimizle oldukça alakasız. Çünkü mantının ilk çıktığı yer Çin! 

Mantı hemen hemen her millette farklı şekillerde var olan bir yemek. Biz Orta Asya'ya göç ettiğimiz zaman tanışmışız bu lezzetle. Sayısal olarak neredeyse 800-1000 yıllık bir geçmişe sahip. O zamanlar yapılan mantı şekli nasıldı bilinmiyor ama doğum tarihi neredeyse doğru. 13. yüzyıla tekabül eden tarihte biz Türkler, mantıyı Çin'de görüp Orta Asya'ya getirmiş ve yapmaya başlamışız. Kültürel etkileşim yemekler konusunda bile varmış anlayacağınız.

Mantı nihayetinde Anadolu'ya kadar ulaşıp padişah sofralarına kadar çıkmış hatta padişahların en sevdiği yemeklerde kendi yerini almış bile. Öğrendiğime göre Fatih Sultan Mehmet her yeni güne mantıyla başlarmış. Onun bu özelliği oğlu II.Bayezid'e de geçmiş. Hatta rivayetlere göre buharda pişeni daha çok severmiş. Bu devir böyle dönerken saray mutfaklarının has yemeklerinden birisi olmuş bile mantı. 

Mantı için şöyle bir parantez açmak isterim: Kayseri mantısının yerini hiçbir mantı tutamaz!

Tarif için tıklayınız. 

Lezzetlerin Geçmişine Yolculuk - Case101

Yeni yazılarda görüşmek üzere! 

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.