İnsanlığa Bir İçki Alternatifi: Kahve - Case101

Alışveriş - 10 Mayıs, 2021 - Okuma Süresi: 5 Dk.

10 Mayıs, 2021

İnsanlığa Bir İçki Alternatifi: Kahve - Case101
Kredi: Janko Ferlič

Her değişim zorlu bir süreçtir. Haliyle kahvenin insan hayatına bir içecek olarak entegre olabilmesi de hiç kolay olmadı. Kahve üzerine neler söylendi, neler savunuldu? İşte size Asya'dan Avrupa'ya uzanan bir tartışma hikayesi: kahve

Bir konu, üzerinde tartışılmaya değer bulunuyorsa o konu önemlidir. Hatta tartışmaların büyüklüğü de konunun önemini arttırır. Şimdi size kahvenin ne kadar önemli olduğunu; ilk kitlesel tüketiminden, dünyada yaygınlaşmasına kadar nasıl ve ne denli tartışmalara neden olduğuna değinerek aktaracağım.

Kahveyi Etiyopyalı bir keçi çobanının, yerdeki kahverengi taneleri tüketen keçilerinin daha hareketli olduğunu gözlemlemesi ve kendisinin de bu kahverengi taneleri denemesiyle keşfedildiği gibi bir efsane dolaşır. Lakin bizim ilgileneceğimiz nokta kahvenin keşfi değil, kahvenin ilk nerede ve neden tartışma konusu olduğu.

1510 yıllarında kahve, daha öncelerinde Yemen’de popüler olduktan sonra Mekke’de tüketilmeye başladı. Kahve, Mekkeli Müslümanlar tarafından yasaklanmasının ardından tüketemedikleri alkolün bir alternatifi olarak görüldü ve hemen popüler oldu. İşte tam bu noktadan sonra kahve üzerine ilk büyük tartışma da başladı. Bazı kişiler kahvenin insan üzerindeki etkilerinden dolayı alkollü içki statüsünde görülmesini istedi. 1511’de Mekke’de valilik görevini üstlenen Hayır Bey (Kha’ir Beg) kahvenin de insanları sarhoş ettiğini bu yüzden yasaklanması gerektiğini düşünen topluluğun itirazlarını dinledi ve kahvenin tüketimini yasakladı. Fakat bir süre sonra daha yetkili kişiler tarafından bu yasak kaldırıldı ve yaygınlaşan kahve tüketimi sonrasında da kahvehane kültürünü de başlatmış oldu.(1)

Sonralarında da Arap dünyasında kahvehanelerin tartışılmaya açıldığı bir diğer konu insanların oturup muhabbet etmelerinden dolayı dedikodu ve söylenti çıkarma yeri olarak görülmesiydi. Bu yüzden de kahvehanelerin kapanması gündem oldu fakat hiçbir kural çiğnenmediği için başarısızlıkla sonuçlandı. Buna çok benzer bir olayı sonralarda Avrupa’da da göreceğiz ki ona da zamanı gelince değineceğim.

Hristiyan dünyasında da en başta kahveye çok sıcak bakılmadı bazı kesimler Müslümanlar şarap içemedikleri için şeytanın onları cezalandırdığını o yüzden  kahve içtiklerini bu nedenle de Hristiyanların kahve içmemesi gerektiğini savundu. 1605 yılında Papa VIII Clemes’e kahvenin içilebilirliği soruldu. Clemes kahveyi içmeden karar vermek istemedi, tadına baktı ve çok beğendi. Onay verdi. Böylece artık Hristiyanlar tarafından da kahvenin içilmemesi için bir neden kalmadı. 1700’lü yıllara gelindiğinde artık Avrupa’da da kahvehaneler yaygınlaşmaya ve kahve, alkollü içeceklere bir alternatif olarak görülmeye başladı.

Görüldüğü gibi kahve adım attığı her yerde kendini çok sevdirmeyi ve kendinden nefret ettirmeyi başarmış. Hatta 1674’te Londra’da yayınlanan anonim bir şiirde Şaraptan ‘’Hain üzümün tatlı zehri’’ olarak bahsedilirken bakın kahve için nasıl bahsediliyor ;

‘’ … Ağırbaşlı ve Yaralı Likör

Mideye iyi gelir, Kafayı çalıştırır

Rahatlatır Belleği, Hüznü dağıtır,

Ve Çıldırtmadan okşar Ruhları ‘’(1)

1675 yıllarında Londra’da ise Arap dünyasında gördüğümüze çok benzer bir rahatsızlık görüldü. II Charles kahvehanelerdeki konuşma özgürlüğünden endişe duyunca kahvehaneleri kapatmak istedi fakat halkın bunu istememesinden dolayı başaramadı.

1669 yılında Osmanlı sultanı IV. Mehmet Fransa’ya bir elçi gönderdi ve heyetin başında Süleyman Ağa vardı. Burada Süleyman Ağa’nın konakladığı yere ziyarete gelen Fransızları çok güzel ağırlaması ve Osmanlı adetleriyle kahve ikram etmesi çok beğenildi. Bu Fransa’da kahve kültürünün hızlanmasına sebep oldu ve 1671’de Fransa’da ilk kahvehane Marsilya’da açıldı.(3)

Bu kahvehane, Fransa’daki şarap tüccarlarının işlerine ket vurma ihtimalini doğurdu. Şarap tüccarları dönemin doktorlarıyla anlaşmasının ardından zamanın Fransız doktorları kahve üzerine ‘’Zayıflığa, iktidarsızlığa, el ve ayakların titremesine yol açar’’ gibi açıklamalar yaptılar. Fakat bu kahve tüketimini azaltmadı ve 1700’lü yıllarda artık Paris’te de kahvehaneler yaygınlaşmıştı.(3)

Aslında garip olan bütün dünyada ama özellikle Batı Avrupa’daki insanların alkol dışındaki alternatif içki arayışına Orta Doğu’da çıkan ateşli bir tartışmayla çözüm bulmasıydı.

Kahvenin yükselişi engellenmeye çalışıldıkça alevlendi ve dünyada belli bir zamana hükmetti. Şimdi 21.yy’da da  kahvenin ne kadar önemli olduğunu söylemeye lüzum yok. Zaten bu kadar değerli bir ürünün dünyadaki etkisi de en az bu kadar çalkantılı olmalıydı.

İşte kahve o kadar önemli ki doğudan batıya her yerde bir tartışma konusu oldu. Zamanın insanlarının içkilerine bir alternatif ve yeni bir yaşam tarzı oluşturdu.

Sizce de şimdi bile kahvenin nerede ve nasıl içilmesi gerektiği konusunda klasikçiler ve yenilikçiler arasında bir tartışma devam etmiyor mu ?

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.