Bir İçeceğin Öyküsü: Çay - Case101

Alışveriş - 10 Mayıs, 2021 - Okuma Süresi: 8 Dk.

10 Mayıs, 2021

Bir İçeceğin Öyküsü: Çay - Case101

Dünyada en çok çay tüketen ülke olarak liderliğimizi koruyoruz. Bazen kahvaltılarımıza, bazen sohbetimize, bazen de yalnızlığımıza çay eşlik ediyor. Peki nedir bu çayın öyküsü diye sorduk mu? Buyurun anlatalım!

Etimolojisi

Çay adını ilk kez 9.yy'da bazı gezi yazılarında görmekteyiz. Çay kelimesinin kökeni Çin'de yer alan dillere dayanır. Mandarin lehçesinde ç'a, Min lehçesinde  t'e ve Kantonca'da çàh şeklinde telaffuz edilir. Bu lehçeler çayın dünyaya yayılmış olan farklı söyleniş şekillerinin kökenini oluşturmaktadırlar. Kantonca'ya dayalı "çàh" ilk defa 1559'de Portekizli tüccarlar tarafından chà olarak benimsenmiş ve bu telaffuz tüccarlarca Hindistan'a yayılmıştır. Portekizce ya da Kantonca kelimenin Malaycaya alıntılanması ve bu dilden Portekizceye geçmesi yoluyla girdiği düşünülmektedir. İngilizce gibi bazı Avrupa dillerinde kelimenin Portekizce'den alıntı chaa, cha, tcha, chia ve cia gibi arkaik muadilleri bulunmaktadır.

Çin Kültüründe Yeri ve İlk Çıkışı

Çayın öyküsüne bakacak olursak; kendisi Uzak Doğu'da sessiz bir şekilde yaşamını sürdürmüştür. Burası tabi ki Çin'dir. Avrupa ve onun çevresindeki medeniyetler uzun süre çayın varlığından haberdar olmamışlardır. Nasıl keşfedildiğine gelirsek, çay Çin'de tesadüfen keşfedilmiştir. Yine Çin'de Tao-Zen anlayışının dönem itibariyle hakim olduğu göz önüne alınırsa çay bu anlayışa gayet uygun olduğu anlaşılmaktadır. Bu anlayışın ne olduğuna da yazının bütünlüğü açısından bakmak gerek; "Zen" anlayışı çerçevesinde hedef amaç değildir, asıl olan yolda geçirilen serüvendir. Yani yol gerçek olandır. Bu anlayışa göre çayın pişirilmesi doğa ile bir olması arasında bir bağlantı mevcuttur. Tao için bakacak olursak durgunluğu, donukluğu, çayın kaynamasıyla açıklanmaktaydı. Nitekim, Uzak doğu medeniyetleri su kaynarken çaydanlıktan ırmakların akışı, yaprakların hışırtısı, şimşeklerin gürültüsü şeklinde seslerin gelmesi için pişirme taşları kullanmaktadırlar. Bu durumda, kaynayan suya soğuk su dökülmesi, suyun gençliğinin tekrar canlandırılması anlamlarına da geldiği bilinmektedir.

Bir İçeceğin Öyküsü: Çay - Case101

Uzak Doğuluların yukarıda da bahsettiğimiz bu anlayışlarından kaynaklı olarak yani doğa ile ölümü bir tutmalarından dolayı doğadan gelen her şeye bir saygıları bulunmaktadır. Hatta ilginçtir ki doğulular evlerinin bir köşesine çay için özel oda yapmışlardır. Bu odaların kapı kemerlerinin alçaktır. Alçak olmasının sebebi içeri giren kişinin çaya saygı ile eğilmesi gerektiği inancıdır.

Avrupa'ya Nasıl Geldi?

Buraya kadar çayın ilk çıkış yeri olan Çin'deki öyküsünü anlatmaya çalıştım. Çin kültüründe nasıl bir yer edinmiş onu gördük. Peki çay Avrupa'ya nasıl yayıldı? Bir de bu konuya bakalım.

Çayın Avrupa'ya yayılış serüveni de şöyledir: Çay 1600'lü yıllara kadar Avrupa ile tanışmamıştır. Nedeni şudur; Çin ile Avrupa arasında sıkı bir ticari ilişki yoktur. Bunun en temel nedeni ulaşım imkanlarının olmaması olarak gösterilebilir. İpek ve baharat yolları üzerinden yapılan ticaret uzak doğudan getirilen mallar için çok maliyetli olduğu için pahalı olmakta ve kıt olmaktadır. Dolayısıyla Dünyanın bir ucuyla bir ucu arasında ilişki de kıt olarak kalmıştır. Ancak coğrafi keşifler ile birlikte deniz ulaşımının kolaylaşması, seferlerin artması, uzak doğuya kolay yoldan gidilmesi, pusulanın aktif olarak kullanılması gibi bir çok etken ticareti canlandırmıştır. Bu sebepten ötürü çay 1600'lü yıllarda ancak Avrupa'ya gelebilmiştir. İlk olarak Portekiz aracılığı ile daha sonra da Hollandalılar tarafından Batıya tanıtılır ve bu hoş kokulu içecek. Hatta kahvesine sımsıkı sarılan İngilizlerin bile dikkatini çekmiştir.

Çay Avrupa'ya ilk geldiğinde tabi ki yine de üretimi Avrupa'da yapılmadığı için kıt kalmış bir üründür. Bu kıtlığından dolayı bir zenginlik göstergesi bile olmuştur. Özellikle aristokratik kesim için bir zenginlik ve asillik göstergesi bile sayıldığı olmuştur. Tabi zamanla çayın Avrupa'da da üretimine başlanması ve ticaretin artması ile birlikte çayın fiyatı düşmüş ve en yoksul insanın içebileceği bir içecek halini almıştır.

Avrupa'da Çay Kültürü

Burada İngilizlere ayrıca bir değinmek gerek. İlginçtir ki İngiltere çayı geleneksel içeceği olarak benimseyen toplumlardan biri olmuşlardır. O dönemler kadınların Kahve Evleri'ne yani kahve tüketilen mekanlara girmesi yasaktır. Kadınlar da gayet rahat bir şekilde markette, pazarda bulabildikleri yeni içeceğin sevgi kaynağı olmasını sağlamıştır. Kadınlar çayı yukarıda belirttiğimiz gibi ortamlarda tadamadıkları için marketlerden satın almışlardır. Böylece çay, kadınlar arasında pek sevilmiş hatta çayla ilgili etkinlikler (çay saatleri, çay sohbetleri, çay odaları) yapılmaya başlanmıştır. Bu da çayın kadınlar arasında bir sosyalleşme aracı olarak yer etmeye başladığının bir göstergesi olarak karşımıza çıkmıştır.

Çayın bir diğer önemli özelliği de kahve gibi kafein içermesidir. Kafein, uyandırıcı ve enerji verici etkileriyle çalışan bireylerin verimlerinin artmasında da çok yararlıdır. Bu da çayın sanayi devriminde de çokça tüketilen bir içecek olmasını sağlamıştır. Sanayi devrimi ile birlikte hızlı bir işçileşme sorunu ortaya çıkmış, insanlar uzun saatler çalışmaya başlamış ve çareyi yine ucuz ve her yerde bulunabilir olan çayda aramışlardır.

Ayrıca, olaya sağlık olarak bakan bir bakış açısı daha vardır. Çay kaynatılarak içildiği için anti-bakteriyel bir ortamda oluşturmakta ve hem sıvı ihtiyacını karşılamakta, hem enerji vermekte hem de sağlıklı sıvı alımını sağlamaktadır. Bunun bir sonucu olarak ama dolaylı yoldan bebek ölüm oranlarını düşürmüştür. 

Direnişin Simgesi: Çay

İngiltere dönemin güneş batmayan ülkesi olarak adlandırılıyordu. Bu şu demek; dünyanın her yerinde toprak parçasına (sömürge, koloni) sahip olması anlamına geliyordu. İngiltere bu dönemde, "The Wedgwood Company" adında bir şirketle çayın üretimi konusunda dünya lideri konumundadır. Bu şirket sayesinde dönemin çokça tüketilen çayı sayesinde İngiltere muazzam büyüklükte gelire sahip olmuş ve gücünü koloniler ve sömürgeleri üzerinde arttırmıştır. Artan bu gücüne yaslanarak kendini diğer koloniler üzerinde rahatlıkla söz sahibi görmektedir. Bu kolonilerden bir tanesi bugünkü Amerika Birleşik Devletleridir.

Bir İçeceğin Öyküsü: Çay - Case101

Amerika'daki koloniler, İngiltere'den epey uzakta olduğu için onlardan vergi almak ancak dolaylı yoldan yani tüketim mallarına vergi koyarak oluyordu. En çok tüketilen mallardan biri olan çay da bunlardan biriydi. İngiltere çaya aşırı bir vergi yükü yükleyince, zaten kendilerinin İngiltere parlamantosunda temsil edilmediğini bilen Amerika Kolonolistleri gelen çayları Kızılderili kılığına girerek Boston limana dökmüşlerdir. Bu olay tarihe "Boston Tea Party" olarak geçmiştir.

Burada olayların bağlamını kurmak için ek bir yazı yazma ihtiyacı hissediyorum. Biliyorsunuz ki Amerika kıtası o dönemler Avrupa sömürgesi halindedir. Özellikle İngiltere ve Fransa'nın ağırlığı bu kıtada çok büyüktür. Koloniler İngiltere'ye bağlıdır fakat bu çok uzun sürmeyecek ve Amerika bu olayla (Boston Tea Party) birlikte bir bağımsızlık direnişinin fitilini ateşleyecektir. Sömürgeleştirmek için geldikleri ülkede ironik bir şekilde bağımsızlıklarını kazanacaklardır 

İşte her gün sofralarımıza konuk olan çayın tarihsel serüveni bu şekildeydi. 

Bir başka yazı da görüşene dek, sağlıkla kalın!

Haftalığın PeP'te!

İlk 15'a giren her içerik ile 200 TL kazan!

En popüler yazar sen ol!

Okunma puanını artır, kazan!

Liderlik Tablosu'na göz at!

Bu haftanın en çok okunanları.

E-bültenimize abone ol!

Haftanın en popüler içerikleri, en çok kazananlar ve staj haberleri bültenimizde.

Gizlilik Sözleşmesi'nde belirtilen hüküm ve koşulları kabul ediyorum.