Bridgerton

Son zamanlarda Netflix’in yeni çıkan dizileri arasında adından çokça söz ettiren bir dizi Bridgerton. Hem ütopik kurgusu olsun hem de dönem dizisi olmasıyla birçok izleyicinin beğenisini almış durumda. Dönem dizisi derken herhangi bir tarihi olay ya da kişilik beklentiniz olmasın. Kurgu, absürtlük ve ütopya üzerine kurulu bir konusu var dizinin. Gerek siyah kraliçe olsun gerek ihtişamlı baloları olsun gerek günümüz müziklerinden uyarlamalar olsun bu dizi diğer dönem dizilerinden farklı bir yerde. İşte Bridgerton dizi analizi.

Bridgerton 2021 yılında 82 milyon izlemeyle beraber en çok izlenen Netflix dizileri arasında yerini aldı. Julia Quinn’in aynı isimli Bridgerton roman serisinden uyarlanan dizi 1800’ler Londra’sında geçen cemiyet hayatını ele alan bir tür dram dizisidir.

Konusuna bakarsak, Bridgerton adında soylu bir aileye mensup Daphne Bridgerton ve onun eş bulma yolundaki serüveni anlatılıyor. Sevgili Daphne hemen kraliçenin gözüne giriyor ve Londra’nın en gözde eş adayı ünvanına erişiyor. Fakat ağabeyi Anthony Bridgerton, babalarının ölümünden sonra aile reisliğini üstlendiği için Daphne’nin bütün taliplerine karışmak durumunda oluyor. Bu durum yüzünden zamanla gözden düşen Daphne’nin hayatı Hastings dükü Simon ile kesişince değişiveriyor.

 Hastings dükü çapkınlığı ve hovardalığıyla bilinen Londra’nın gözde bekarlarından. Dapne ve dükün yolları kesişince de dük, evlilik baskılarından kurtulmak için Daphne de popüleritesini arttırıp tekrar eş adayları bulabilmek için bir anlaşma yapıyorlar. Londra’nın dedikoducu yazarı Leydi Whistledown sayesinde bu sahte aşk bütün şehirde yankı uyandırıyor ve herkesin gözü artık bu yeni gözde çifte çevriliyor. Zamanla da bu sahte aşkın yerini gerçek aşk alıyor.

Bu arada olan başka olaylar da kendi içinde ayrı bir yere sahip. Anthony o dönemde yasak aşk sayılan bir ilişkinin içinde buluyot kendisini. Diğer kardeş Collin Bridgerton desen Featherington’lara misafirliğe gelen akrabalarına abayı yakmış durumdadır. Featherington'ların kızı Penelope, Collin’e platonik olarak kör kütük aşık. Bir yandan farklı dedikodularla her hafta ortalığı karıştıran gizemli bir yazarımız Leydi Whistledown, diğer bir yandan da asi ve feminist olan Eloise Bridgerton’ın küçük çaplı dedektiflik maceraları derken anlaşıldığı gibi olaylar sarpasarmış durumda.

Bridgerton dizisinde geçmişte olması imkânsız bazı konulara yer verilmiş. Mesela siyah bir kraliçe ve soyluların arasında siyah ailelerin olması gibi. Dizide bütün milletlerden insanların eşit gösterilmesi hoş bir detay olmuş. Ayrıca “Bad Guy”, “Girls Like You”, “Thank you Next” gibi şarkıların yeni versiyonlarını dinleyeceğiniz küçük sürpriz detaylarda mevut. O dönemde anlatılan kadın sorununu, dönemin ilginç gelenkleri ve yasaklarını izleyiciyi sıkmadan aktarması açısından başarılı olduğunu düşünüyorum. Dizi bir nevi Gossip Girl’ün 19. yüzyıl versiyonu gibi olmuş. Ayrıca dizide Jane Austen romanlarıyla günümüz gençlik dizileri karışımı gibi ortaya farklı bir şey konmuş. Çerezlik dizi tadında, her kesimden insana hitap edebileceğini düşündüğüm bir dizi. Diziyi izlerken sıkılanlar olabilir ama bence diziye bir şans vermelisiniz. İyi seyirler!